Ana Sayfa

6 Mayıs 2017 Cumartesi

ÖĞRETİM SİSTEMİ TASARIMI (ISD) / ADDIE MODELİ


Neden ISD (Instructional System Design -Öğretim Sistemi Tasarımı)?

Öğretim Sistemi tasarımından önce, performans temelli veya kriter temelli öğrenme gibi birçok geleneksel sistematik yaklaşım bulunuyordu. Ancak bu yaklaşımlar ÖST gibi tüm girdi ve çıktıları tanımlayamayabiliyordu. Girdiler ve çıktılar için aşağıda şekil 2’yi inceleyebilirsiniz.
Öğretim sistemi tasarımı basitçe, kim-ne-nerede-neden-nasıl-ne için sorularına yanıt arar ve bunları tamamlayarak eksiksiz bir öğretim sistemi kurar. Böylece öğrenme sürecinin tüm bileşenleri irdelenmiş olur. 

Bir Öğretim Sistemi Tasarım Modeli Olarak ADDIE

Bu yazımda, esas olarak sizlerle bir eğitim tasarım modelini paylaşmak istiyorum. Bu model öğrenen merkezli bir yaklaşım sergilediği için benim de kullandığım ve tavsiye ettiğim bir model. Çünkü, öğreneni merkeze almazsanız başarılı olmanız zorlaşacaktır.
ADDIE Modeli, eğitimde Analiz, Tasarım, Geliştirme, Uygulama ve Değerlendirme süreçlerine sitematik bir yaklaşım modelidir.
Analysis (Analiz)                          A
Design (Tasarım)                         T
Development (Geliştirme)            G
Implementation (Uygulama)        U
Evaluation (Değerlendirme)          D
 
 
Eğitim modeli öğrenen merkezli olduğu için yukarıdaki her süreç öğrenme sonuçlarına göre tasarlanır ve aslında bu sonuçlar da ihtiyaç analizinden gelir.
Bu aşamalar çoğu zaman iç içe geçer ve her biri birbiriyle ilişkilidir. Bu bağlamda ADDIE modeli etkili eğitimler tasarlamak için esnek bir yol haritası görevi görür.

ANALİZ: Analiz aşamasında ihtiyaç analizi yapılarak, mevcut öğretim problemleri, öğrenenlerin (çalışanların) beklentileri, ön bilgileri (varolan), mevcut beceri ve yeterlilikleri, öğrenme ortamı, öğretim amaçları ve hedefleri belirlenir. Bunlar belirlenirken aşağıdaki sorular irdelenebilir. Tabii ki bu sorular değişebilir veya bu soruların yenileri oluşturulabilir.
  • Öğrenenler kimler? ve bu kişilerin karakteristik özellikleri neler?
  • Bu kişilerin sahip olması istenilen yeni davranış kalıpları neler?
  • Öğrenmeyi engelleyen etmenler var mı? Varsa bunlar nelerdir?
  • Yetişkin öğrenme modelleri neler? Hangileri kullanılabilir?
  • Bu eğitim sürecinin zaman kısıtlaması var mı? Varsa nedir?
  • Eğitim alacak kişilerin görev tanımları nelerdir?
  • İş analizi nasıldır?
  • Performans sistemi nasıldır ve kriterleri nelerdir?
TASARIM: Tasarım aşaması da öğrenme hedefleri, ölçme araçları, alıştırmalar ve etkinlikler, içerik, konu analizi, ders planlama ve materyal seçimi ile ilgilidir. Tasarım aşaması sistematik ve belirli olmalıdır. Öğretim tasarım planı her bir unsuru detaylara dikkat edilerek hazırlanmalı ve ihtiyaç analizini dikkate alarak planlanmalıdır. Bu aşamadaki adımlar:
  • Bilişsel, duyuşsal ve psikomotor hedef davranışlara göre içeriklerin oluşturulması
  • Tüm kaynakların incelenmesi (Media, internet, kaynak kitap, uzman kişi, prosedür vb.), hedef davranış ve içerik doğrultusunda öğretim stratejisinin oluşturulması. 
  • Etkinliklerin ve materyallerin hazırlanması (interaktif veya sınıf)
  • Ölçme ve değerlendirme araçlarının hazırlanması
  • Tasarımın küçük gruplarda denenmesi
GELİŞTİRME: Bu aşamada,  tasarımın test edilmesi sonucunda elde edilen veriler (öğrenen yorumları, deneme uygulamasında karşılaşılan problemler ve tüm gözlem sonuçları) kullanılır. Tasarım aşamasında oluşturulan içerik ve konular, etkinlikler, alıştırmalar, zamanlama, sınıf düzeni, materyaller ve ölçme-değerlendirme araçları tekrar gözden geçirilerek gerekli iyileştirme ve düzeltmeler yapılır.
UYGULAMAUygulama aşamasında, öğretmen (eğitmen) kılavuz kitabı veya materyali (interaktif de olabilir)  ve öğrenci (öğrenen) kılavuzu (aynı şekilde interaktif olabilir) geliştirilir ve uygulanır. Geliştirilmiş olan tasarımın nasıl uygulanacağı konusunda eğitmenlere yol göstermek ve eğitime katılacak olanlara da bu eğitimde neleri nasıl yapacaklarına dair yardımcı olmak amaçtır. 
Eğitmen kılavuzunda; eğitim stratejisi ve modeli, hedef davranışlar (eğitime katılanlardan, eğitimden sonra kazanmalarını beklediğimiz davranışlar), içerik ve konular, etkinlikler, alıştırmalar, materyaller, ölçme-değerlendirme araçları, süre, sınıf düzeni yer alır. En önemlisi de tüm bunların nasıl uygulanacağı anlatılır ve uygulaması yapılır.
Öğrenci kılavuzunda, kendilerinden beklenen hedef davranışlar, eğitimin amacı, içerik ve konular, eğitimde neler yapacakları, kullanacakları araç ve materyaller, uygulayacakları değerlendirme araçları anlatılır ve uygulanır.
Bu aşamada artık sınıfa inilir. Gerek sınıf eğitimi, gerek saha eğitimi, gerekse web tabanlı bir öğretim olsun. Uygulama yapılarak sonucunda özellikle aşağıdaki sorular irdelenir;
  • Ne işe yaradı / ne işe yaramadı?
  • Neleri değiştirmem gerekiyor? (Eklemeler ve çıkarmalar)
  • Daha başka hangi etkinlikleri kullanabilirim veya hangi değerlendirmeleri yapabilirim? 
DEĞERLENDİRME: Öğretim tasarımının verimliliği ve etkililiğini ölçmek için oluşturulan bir değerlendirme sürecidir. Değerlendirme iki bölümden oluşur; şekillendirici yada biçimlendirici olarak tanımlanan ADDIE tasarımının her aşamasında gerçekleştirilen ara değerlendirmeler ve diğeri de özet değerlendirme olarak adlandırılan sürecin sonunda gerçekleştirilen ve ADDIE tasarımının bir bütün olarak değerlendirildiği bölümdür. Burada benim önerim Kirkpatrick değerlendirme modelinin uygulanmasıdır. Genellikle de eğitimciler tarafından bu model kullanılır. Kirkpatrick Değerlendirme Modelini başka bir yazımda ayrıca değerlendireceğim.
Öğretim tasarımlarının her birinin temelde tek bir amacı vardır. O da eğitim alacak kitlede hedeflenen davranış değişikliğini gerçekleştirebilmesidir. Bu amacı en iyi gerçekleştiren model de bana göre ADDIE modelidir. Çünkü tasarım sürekli bir değerlendirme ve iyileştirme sürecinden geçer. Bu da onun etkililiğini yükseltir ve başarılı olmasını sağlar.
Kaynakça:

23 Nisan 2017 Pazar

BLOOM TAKSONOMİSİ


Bilindiği gibi eğilim programının öğeleri hedefler, içerik, öğrenme-öğretme süreçleri ve ölçme- değerlendirmedir. Bu öğeler arasında dinamik ilişkiler bulunmakta ve bir öğedeki değişildik diğer öğeleri de etkilemektedir. Hedefler, diğer öğelere başlangıç noktası olma özelliği taşıdığından ayrı bir öneme sahiptir. Hedeflerin doğru belirlenmesi, belirlendiği şekilde öğrencilere kazandırılmaya çalışılması, ölçmelere yol göstermesi ve değerlendirmede ölçütler takımı olarak kullanılması tutarlı bir eğitim programının elde edilmesi için bir zorunluluktur. Hedeflerin belirlenmesinde kolaylaştırıcı ve yol gösterici olması bakımından 1950-60’lı yıllarda ortaya çıkarılan taksonomiler bütün dünyada ilgi görmüş ve çeşitli eleştirilere rağmen vazgeçilemez bir araç haline gelmiştir. Özellikle Bloom ve arkadaşları tarafından hazırlanan Bilişsel Alan Taksonomisi (1956), 48 yıl önce yayımlandığından bu yana dünyada 22 dile çevrilmiştir.

Öğrenmenin birçok tanımı vardır ancak temel anlamıyla öğrenmek; deneyimler,eğitim ve öğretim sonucu davranışta meydana gelen kalıcı değişiklik olarak tanımlanabilir. Her insanın algı biçimi,öğrenme stili kendi içerisinde farklılık gösterir. Kimimiz okuyarak öğrenirken kimimiz deneyimleyerek çözerek öğreniriz. Aynı zamanda zeki bir insanla,normal bir insanın da öğrenme şeklinin farklı olduğu görülür. Yaşla da farklılık gösteren öğrenme şekilleri her bireyin algı düzeyinin ve şeklinin farklı olduğunu göstermeye yetiyor.

Bloom taksonomisi de öğrenmenin birden fazla çeşidi olduğunu söyler ve eğitim aktivitelerinin üç alanını şöyle belirler;



1. BİLİŞSEL TAKSONOMİ

Bu taksonomi çeşidi bilgi ve zihinsel becerilerin gelişimini içerir. Bloom’a göre öğrencilerin düşünme seviyeleri en basitten en karışığa doğru altı seviyeden oluşmaktadır.
Bilgi : Önceden edinilen bilginin hatırlanması ve tanımlanması yani geri çağırınım olarak adlandırılabilir.
Kavrama : Yorumlama,başka sözcüklerle tanımlama,diğer biçimdeki malzeme ve materyallere dönüştürme ,problem yorumu olarak özetlenebilir.
Uygulama : Önceden edinilen bir bilgiyi yeni koşullarda kullanabilmek olarak özetlenebilir.Matematik problemlerini bu kategoride ele alabiliriz.
Analiz : Elde olan verilerden mantıklı çıkarımlar yaparak çözmek,sonuç odaklı inceleme işlemi yapmak olarak özetlenebilir.
Sentez : Parçaları birleştirerek bütüne ulaşmak olarak adlandırılabilir.
Değerlendirme : Sorgulama diyebiliriz kısaca,bir bilgiyi doğru kriterleri seçerek sorgulamak.

2. DUYGUSAL TAKSONOMİ

Bu alanı değerlendirirken hislerin,tavırların,motivasyon ve heyecan gibi duygusal halleri içerdiğini bilmeliyiz.
Bu alanın sınıflandırılması da şu şekilde oluyor; alma olgusu,olguya cevapvermek, değerlendirmek, organizasyon ve karakterize etmek.
Alma Olgusu : Seçicilikte dikkat, farkındalık.
Olguya cevap vermek : Edinilen bilgiye dair sorulara yanıt vermek,cevaplamada itaat.
Değerlendirmek : Sosyal çevrede varlığını planlarıyla gösterir, sonuca ulaşmak için plan yapar,başlatır,sürdürür,takip eder
Organizasyon : Değerleri karşılaştırma,değerlendirme ve sentez yapmak
Karakterize etmek : Grup çalışmalarında başarılı,bağımsız çalışmada güven duyan tavırda,davranışlarını kontrol eder.

3. PSİKOMOTOR ALAN

Algı : Kısaca bir adım sonrasını tahmin etme olarak adlandırabiliriz ya da adım-sonuç ilişkisini kurabilmek
Yerleştirmek : Üretme sürecinin adımlarını sırasıyla belirler, hareket etmeye hazırlık denebilir.
Güdümlü yanıt : Pratik yapmak, deneyimlemek olarak özetlenebilir.
Mekanizma : Yeni öğrenilecek olan bilgiyi ve beceriyi kavramada ara safha olarak adlandırılır.
Karmaşık açık cevap : Edinmiş olduğu bilgilerle yeni bilgileri harmanlayarak otomatik performansla direk hareket etmek.
İcat etme : Edinmiş olduğu verilerle yeni verilere ulaşmak.

BLOOM TAKSONOMİSİ YENİLENMİŞ HALİ
Taksonominin ortaya çıkış yılı olan 1956 yılından bugüne her alanda pek çok değişiklik ve yenilik gerçekleşti. Bu değişim ve yeniliklerin “eğitim” kavramını etkilemesi de kaçınılmazdı. Bugün eğitimciler “öğretme ve öğrenmenin” düşünmekten daha fazlasını içerdiği kabul ediyor. Bloom Taksonomisi; üst düzey bilişsel bilgileri tam olarak ifade edememesi, güncel bazı meselelerin taksonomi ile bağdaştırılamaması ve değerlendirme basamağında ortaya çıkan güçlükler gibi nedenlerden ötürü Anderson ve Krathwohl önderliğinde bir çalışma grubu tarafından revize edildi ve günün ihtiyaçlarına cevap veren bir hale getirildi.

NEDEN YENİLENMİŞTİR?

 1956 yılından itibaren yenilik ve değişiklik kavramı "eğitim" kavramını etkilemiştir. Bloom Taksonomisi; üst düzey bilişsel bilgileri tam olarak ifade edememesi, güncel bazı meselelerin taksonomi ile bağdaştırılamaması ve değerlendirme basamağında ortaya çıkan güçlükler gibi nedenlerden ötürü Anderson ve Krathwohl önderliğinde bir çalışma grubu tarafından değişim sürecine uğradı ve günün ihtiyaçlarına cevap veren bir hale getirildi.

BLOOM DİJİTAL TAKSONOMİSİ

Bloom'un bilişsel taksonomisi altı kattan oluşmaktadır. Eğitimde öğrencilerin üst düzey düşünme becerilerini geliştirmek ve teşvik etmek için kullanılmaktadır. Bloom taksonomisi, en basit bilişsel öğrenmeden en derin öğrenmeye doğru altı seviyeden oluşmaktadır. Bloom öğrenme sürecinde her öğrencinin algısının farklı olduğunu savunmuştur. Buna bağlı olarak bireylerin düşünme seviyelerinde de farklılıklar olacağını düşünerek çalışmalar yapmıştır. Bu düşünme seviyeleri bilişsel alana göre sınıflandırarak Bloom Taksonomisini günümüz eğitsel uygulamalarına uyarlamıştır. Bu çalışmaların tamamına "Bloom Dijital Taksonomisi" denilmektedir.

Kaynakça
http://download.intel.com/education/Common/tr/Resources/DEP/skills/Bloom.pdf
http://orman.istanbul.edu.tr/wp-content/uploads/2014/01/Prof_Dr_Yusuf_Gunes_2.pdf
http://www.jasstudies.com/Makaleler/244221040_5-Do%C3%A7.%20Dr.%20%C3%96mer%20F.%20TUTKUN-Zeynep%20Demirta%C5%9F.pdf
http://serifeyurtseven.blogspot.com.tr/2016/04/bloom-taksonomisi.html
* http://www.teachthought.com/critical-thinking/blooms-taxonomy/blooms-digital-taxonomy-verbs-21st-century-students/


9 Nisan 2017 Pazar

Kavram Türleri

Kavram Nedir? Kavram Türleri Nelerdir?

Kavram, bir nesnenin zihindeki tasarımıdır. Bu bir yönüyle nesneye, diğer yönüyle anlama ifade eder. Kavramın dildeki karşılığına terim denir. Kavramlar yoluyla düşünür, düşündüğümüzü dil yoluyla aktarırız. Özetlemesini yaparsak: 
Kavram: Bir nesne hakkında zihnimizde canlanan görüntüsüdür.
Terim: Kavramın sözel ifadesidir.
Kavram Türleri Nelerdir?
Soyut-somut kavramlar
Nesnel ve ilişkisel kavramlar
Üst-alt ve bağlantılı kavramlar
Kendiliğinden ve kendiliğinden olmayan kavramlar
Günlük ve bilimsel kavramlar

Soyut Somut Kavramlar

Somut Kavram: 5 duyu organımızla algıladığımız kavramlardır.
Soyut Kavram: 5 duyu organımızla algılayamadığımız benzer özellikleri düşünsel ya da tanımsal nitelik gösteren kavramlardır.







Nesnel ve İlişkisel Kavramlar

Nesnel Kavram:İnsanların kendi çevrelerinde bulunan fiziksel varlık ya da nesneleri sınıflandırmak için kullanılan kavramlardır.
İlişkisel Kavram:Nesnel kavramlar arasındaki ilişkileri betimlemek üzere kullanılan ve çoğunlukla sözel bilgilerden oluşan önermelere verilen isimdir.




Üst-Alt ve Bağlantılı Kavramlar


Kavramlar kendi içlerinde aşamalı bir yapıya sahiptir. Kavram yapılandırması içinde en tepede olan ve geniş kapsamlılığı gösteren kavrama "üst kavram" adı verilir.Üst kavramların küçük bir bölümünü ya da özel parçasını oluşturan bir alt düzey kavramlara "alt kavram" adı verilir.





Kendiliğinden ve Kendiliğinden Olmayan Kavramlar

Kendiliğinden Olan Kavramlar:Düşünme özelliklerinin doğrudan yansıtıldığı kavramdır.

Kendiliğinden Olmayan Kavramlar: Düşünme aşamasında başkasının düşüncesine göre hareket etmek.




Günlük ve Bilimsel Kavramlar


Günlük Kavram: Günlük hayatta kullanılan okul kavramlarının kullanıldığı kavramlardır.
Bilimsel Kavram: Okulda öğretilen sistemli ve mantıklı yapıda olan kavramlardır.






KAYNAKÇA:
* http://gizemnr.blogspot.com.tr/2016/04/kavram-nedir-kavram-turleri-nelerdir.html
* http://mervetasdelen.blogspot.com.tr/2016/04/kavram-turleri.html
* http://ogta.net/course/ogretim-stratejileri-ve-kavram-ogretimi

Resim1:  https://blogger.googleusercontent.com/img/b/R29vZ2xl/AVvXsEg3U5VATVhffgGzKm30EKxtbxHG4ihaDY2Fgyw941uE7Y9rGAvYP5QoEaQGO2XZ20owQXEWAsRtaD22iK1pP5syAyzOjP3HfsK-hsAQDH5Itw768xoAAJgsSTAqTrhawcnqUSzkvYB6RXg/s1600/pozitif-d%25C3%25BC%25C5%259F%25C3%25BCnmek-featured.jpg
Resim 2: https://www.google.com.tr/search?q=siyah+beyaz+%C3%A7izimler&hl=tr&site=webhp&tbm=isch&tbo=u&source=univ&sa=X&ved=0ahUKEwi_3sbEx5fTAhULQBQKHaEJD2QQsAQIGA&biw=1366&bih=662#imgdii=CyhuQJn-M-POdM:&imgrc=y1LAmDQJgja89M:
Resim 3: https://www.google.com.tr/search?q=siyah+beyaz+%C3%A7izimler&hl=tr&site=webhp&tbm=isch&tbo=u&source=univ&sa=X&ved=0ahUKEwi_3sbEx5fTAhULQBQKHaEJD2QQsAQIGA&biw=1366&bih=662#imgrc=efrhD_mPkYvx8M:
Resim 4: https://www.google.com.tr/search?q=siyah+beyaz+%C3%A7izimler&hl=tr&site=webhp&tbm=isch&tbo=u&source=univ&sa=X&ved=0ahUKEwi_3sbEx5fTAhULQBQKHaEJD2QQsAQIGA&biw=1366&bih=662#imgrc=lVovNCteRxDXIM:
Resim 5: https://www.google.com.tr/search?q=siyah+beyaz+%C3%A7izimler&hl=tr&site=webhp&tbm=isch&tbo=u&source=univ&sa=X&ved=0ahUKEwi_3sbEx5fTAhULQBQKHaEJD2QQsAQIGA&biw=1366&bih=662#imgrc=mIWAFcSjjldTZM:
Resim 6: https://www.google.com.tr/search?q=%C3%9Cst,+Alt+ve+Ba%C4%9Flant%C4%B1l%C4%B1+Kavramlar&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwj6k-SWypfTAhVDaxQKHZDeBTQQ_AUIBigB&biw=1366&bih=613#q=bilim+siyah+beyaz&tbm=isch&tbs=rimg:Cf9CZPSnC0eZIjh3-BfHrQBH4DIwAC85-BsEG5QxW1I37uBPrf1Djy3qek3JQ7vqnxESnjZlSxfEDy4soQ-ADgLGwioSCXf4F8etAEfgEZxVpTTs4MB6KhIJMjAALzn4GwQR8Y_1W4SzdzT8qEgkblDFbUjfu4BFCQy18K1ZU-yoSCU-t_1UOPLep6EcRd8mXRcKbaKhIJTclDu-qfERIRnFWlNOzgwHoqEgmeNmVLF8QPLhHJJ4Uj_1oo5bioSCSyhD4AOAsbCEcknhSP-ijlu&imgrc=_0Jk9KcLR5l6JM:


19 Mart 2017 Pazar

Öğrenme Stilleri (Learning Styles)




"Öğrenme stilleri" terimi, her öğrencinin farklı öğrenir anlayışıyla konuşur. Teknik olarak, bir bireyin öğrenme stili, öğrencinin bilgiyi emdiği, işlediği, kavrayacağı ve koruduğu tercihli yolu ifade eder. Örneğin, bir saat kurmayı öğrenirken bazı öğrenciler sözlü talimatları izleyerek süreci anlarken bazıları saati fiziksel olarak değiştirmelidir. [1]

*** Kendi öğrenme stilinizi tanımak ve anlamak için size en uygun teknikleri kullanabilirsiniz. Bu öğrenme hızınızı ve kalitesini artırır. Üç tür öğrenme stili vardır; görsel (visual) ,işitsel (audial), dokunsal (kinesthetic).


Görsel: Resimler, resimler ve mekansal anlayış kullanmayı tercih edersiniz.
İşitsel: Ses ve müzik kullanmayı tercih edersiniz.
Fiziksel: Vücudunuzu, ellerinizi ve dokunuş hissinizi tercih edersiniz. [2]

GÖRSEL
Görseller özel yaşantılarında genellikle düzenli ve titizdirler.Dağınık bir masada ders çalışamazlar, önce masayı kendilerine göre düzenlerler, daha sonra çalışmaya başlarlar.Çantaları, dolapları her zaman düzenlidir. Tam olarak öğrenebilmeleri için dersin mutlaka görsel malzemelerle desteklenmesi gerekir. Harita, poster, şema, grafik gibi görsel araçlarla kolay öğrenirler ve bu araçlarla öğrendiklerini kolay hatırlarlar.Bilgi ve kavramları sembol ve resimlere dönüştürmeleri anlamalrını ve bellekte tutmalarını kolaylaştırır..Birşey düşünürken gözleri yukarı doğru bakar.
Görseller en iyi nasıl öğrenir? 
Yazarken,okurken renkli kalemler kullanmalu,önemli konuların altını renkli kalemle
çizmelidir.
Ders dinlerken not almalıdır.
Anahtar sözcük kartları hazırlamalıdır,kısa notlar alarak pekiştirmelidir.
Öğrenmesi gereken materyalleri kendine göre renklendirmeli,organize etmelidir..
Ders çalışırken sessiz bir ortamda ve tek başına olmalıdır..
Çözmeye öalıştığı problem birkaç aşamalı ise her aşamanın nasıl olduğunu ve
geçişiyle ilgili açıklamalı bilgiler yazmalıdır.
Video ve bilgisayar proramlarından yararlanmalıdır.
İŞİTSEL
İşitseller, ses ve müziğe duyarlıdırlar. Sohbet etmeyi, birileri ile çalışmayı
severler.Daha çok konuşarak,tartışarak öğrenirler.Bu nedenle sınıfta son derece aktifdirler.Bir şey düşünürken kulak hizasına doğru bakarlar Bir bilgiyi hatırlama istediklerinde genellikle o bilgiyi aktaran kişinin anlatım tarzını veya daha önce bireysel olarak yaptıkları sesli tekrarı hatırlamaya çalışırlar.
İşitseller en iyi nasıl öğrenir?
Çalışma grupları oluşturmalı ve o gruplarla çalışmalı ya da bir çalışma arkadaşı
bulmalıdır.
İşittiğini hatırladığı için konuları tekrar ederken yüksek sesle okumalıdır.
Basamaklı bir şekilde öğrenmeleri gereken şeyleri basamaklı olarak yazıp yüksek ses ile söylemelidir.
Önemli konular ve talimatları yüksek sesle okumalı / tekrarlamalıdır.
Problem çözerken kendi anladığı şekilde, yüksek sesli,kendi sözcükleriyle ifade
etmelidir.
Ders çalışırken ses kayıtları yapıp, bunları sınavlara hazırlanırken tekrar amaçlı
kullanabilirler.
DOKUNSAL 
Kinestetikler oldukça hareketlidirler. Sınıfta yerlerinde duramaz, sürekli
hareket etmek isterler. Bu hareketlilik, uygun işlere yönlendirilmezse genelde sınıfta problem çıkarırlar. Dersin anlatılması veya görsel malzemeler ile zenginleştirilmesi, kinestetik öğrencinin öğrenmesine beklenen ölçüde katkı sağlamaz. Öğrenebilmeleri için mutlaka ellerini kullanacakları, yaparak- yaşayarak öğrenme dediğimiz öğrenme tekniklerinin uygulanması gerekir. Düşünürken aşağı doğru bakarlar,dağınıktırlar.Yeni bir şey öğrenirken hareket ederek öğrenmeyi tercih ederler.
Dokunsallar en iyi nasıl öğrenir?
Ders çalışırken kendi istediği yerde ve şekilde çalışmasına izin verilmelidir.
Çalışırken elinde notlar ve kartlarla yüksek sesli okumalar yapmalıdır,bu yöntemle öğrenme kolaylaşır.
Çalışırken hareket etmesi kısıtlanmamalıdır.
Ders çalışırken kendi istediği yerde ve şekilde çalışmasına izin verilmelidir.
Dersi dinlerken hareket etmelerine ve bir şeyler ile oynamalarına izin verilmelidir.
Laboratuar çalışmaları için fazladan izin verilmelidir. Konu ile ilgili müze, tarihi yerler gibi yaşayarak öğrenebileceği yerlere gitmesi sağlanmalıdır.
Lego, oyun hamuru,kil vb. dokunsal materyallerle öğrenme zenginleştirilmelidir.
Oyunlarda rol alarak, deney yaparak, yazarak çok daha verimli bir süreç geçirilir. [3]






KAYNAKÇA
[1] https://teach.com/what/teachers-teach/learning-styles/
[2] https://www.learning-styles-online.com/overview/
[3] http://nkal.meb.k12.tr/meb_iys_dosyalar/20/01/964247/dosyalar/2012_12/10102559_ogrenme_stilleri.pdf

11 Mart 2017 Cumartesi

İhtiyaç Türleri Nelerdir?


İlk önce ihtiyaçlarımızdan bahsedelim. Bir şeyin ihtiyaç olup olmadığını nasıl anlarız. Sanırım yokluk olduğunda... Bu bağlamda çevremizdeki bütün insanların ihtiyaçları vardır ve hepsinin ihtiyacı farklıdır. Örneğin bir annenin ihtiyacı evin geçimini sağlayacak parayı biriktirmek olurken bir çocuk paranın kıymetini bilmeyip kendisine oyuncak alınmasını isteyebilir. Kimi insanlar için en iyi bilgisayara sahip olmakken kimileri için dersi en iyi not ile geçmek. O zaman söylediklerimize bakarak ihtiyacın tanımını aşağıdaki gibi yapabiliriz.



İhtiyaç : Beklenen ile var olan koşullar arasındaki fark olarak tanımlanabilir. Fark ne kadar küçükse ihtiyaç küçük fark ne kadar büyükse ihtiyaç o kadar büyük olacaktır. Mevcut performansın beklenen performansa ulaşamadığı durumlardır. [1]


Tasarımcılara toplanacak bilgi türlerini belirleme ve ihtiyaçları sınıflandırmak için 6 tür ihtiyaç türü vardır.


Normatif İhtiyaçlar  


Normatif ihtiyaçlar da bu gerçekte olan durum ile aslında nasıl olması gerektiği arasındaki farktır ve ulusal standartlar ile karşılaştırılır. Çoğunlukla eğitim alanlarında , seviye tespitleri veya testler ile ölçülür. Örneğin YGS' de geçme barajının 150 puan olup,  öğrencilerin baraja takılmaları...

Karşılaştırmalı İhtiyaçlar

Normatif ihtiyaçlara benzerler fakat normatif ihtiyaçtan farklı olarak bu sefer hedef kitle ulusal standartlarla değil , kendileri gibi diğer grup ya da kitleler ile karşılaştırılır. Örneğin Bir okulda A sınıfının başarı oranı B sınıfındaki başarı oranından yüksek olması..


Hissedilen İhtiyaçlar

Kişisel veya bireysel ihtiyaç diyebiliriz. Yani kişinin sahip olduğu yetenek, başarı ve performans ile kendisinden beklenen arasındaki farktır. Örneğin karnı acıkan bir bebeğin ağlayarak acıktığını annesine hissettirmesi...

İfade Edilen İhtiyaçlar

Öğrenci alanını tespit ettikten sonra bunları uygular , eyleme dönüştürür böylece ifade edilen ihtiyaç gerçekleşmiş olur. Yani burada asıl ihtiyaç eyleme dönüştürmek istediği alanın sağlanmasıdır. Örneğin akademisyen olmak isteyen bir kişinin yabancı dilini geliştirmek için kursa gitmesi...

Önceden Tahmin Edilen yada Geleceğe İlişkin İhtiyaçlar
Önceden düşünerek gelecekte oluşabilecek değişikliklerin belirlenmesi ile ilgilidir. Örneğin her geçen gün teknolojinin gelişmesi buna bağlı olarak teknolojinin kullanılması için gerekli eğitimlerin alınması...

Acil İhtiyaçlar

Etkisiyle önemli sonuçların ortaya çıkmasına sebep olan olumsuzluklar veyahutta başarısızlıklar olarak tanımlanabilir. Örneğin doğal afetler acil ihtiyaçlara en iyi örneklerdir.




KAYNAKÇA
[1] http://ogta.net/
http://alperenfisne.blogspot.com.tr/2016/03/ihtiyac-turleri-nelerdir.html
http://iskenderdoganevr.blogspot.com.tr/2016/03/ihtiyac-turleri.html

9 Mart 2017 Perşembe

İletişimdeki Mutlak Doğru

 Mutlak doğru herkesin kesin olarak kabullendiği ve  tek bir doğru olduğunu kanıtladığı durumdur. Mutlak doğruları olmayan insanlar hayatın onlara yaşanılmayacak bir tarafını yaşamaya başlar ve başkalarının doğrularını kabullenmeye  mecbur kalırlar. İtiraz edemedikçe de düşüncelerimiz başkaları tarafından şekil almaya başlar. İşte o noktadan sonra da başka insanların figüranı oluruz.
Bizler ya zoraki dayandığımız mutlak zorluğa göğüs gereceğiz, ya da doğruyu kendimize göre değerlendirip biraz da asilik yaparak düşüncelerimizi diğer insanlara aktaracağız. Bunu yaparken zoraki bir dayatmayı tercih etmekten kaçınmalıyız. Çünkü baskı yaparak farklı düşündüğümüz şeyleri aktarmak istersek bize karşı mutlak doğruyu kabullendirmek isteyen insanlardan farkımız kalmaz. Peki eğitim de mutlak doğrunun varlığı nedir? Öğretilenlerin nesnel ve değişmez olması bir bakıma bizi mutlak doğruya sürüklemektedir. Ancak öğretmenlerin bilgiyi aktarma ve iletişim kurmasında, bilgileri öğrencilere aktarırken öğrencilerin düşünmelerine ve yorum yapmalarına izin verilmelidir. Eğitim sürecinde mutlak doğru vardır ama biz  insanlar da düşündüğümüz gibi yaşarız. Nesnel bir bilgiyi bile belleğimizdeki bilgilerle bağdaştırıp ona yeni şekiller vererek öğrenmeye çalışmalıyız. Karşımızdaki insanın duygularını değiştirme gücünü onun bize gönderdiği mesajda arayıp ve onunla iletişim kurarken olaylara farklı açıdan bakıp düşünce özgürlüğüne önem vermeliyiz. Eğer tek bir açıya bağlı kalırsak bu durum da ortada konuşulacak bir iletişim olmayacağının göstergesidir. Görünen de değil de görünmeyen ihtimallerle ilgilenmek iletişimi en zora sokan bir düşüncedir. Çünkü insanlar farklı düşüncelere anlayış göstermez, yeni düşünceleri kabullenmezler. Verilen neyse ona itaat eder, zihinde olanı zorlamaz. Zorlayan biri olduğu zamanda onu terslerler. Ki belki o zorlanan fikir mutlak doğruyu değiştircek bir fikirdir. Bir öğrenci üzerinden örnek verirsem, diyelim ki bir öğrenci 2 dersten başarısız 1 dersten başarılı. İlk tepki öğrencinin başarısız bir öğrenci olduğunu düşünmemizdir. Peki bu durumu hiç yaptığı iş olarak düşündük mü? Bu öğrenciyi, başarısız bir öğenci olarak yargılamamız onun başarılı olacağı dersten ilerlemesine kaygı yaratacaktır. Ve yapabildiği tek şeyi kaybetmesine neden olacaktır.

İletişimin gücü bu noktada da ortaya çıkıyor. Karşımızdaki insanlarla farklı düşünce yapılarımızın olacağı doğrudur. Önemli olan bu düşüncelere değer verip yeni bir düşünce oluşturmak gerekir. Baskı yöntemi kullanılan ve farklı düşünceleri zorla kabul ettirdiğimiz  bir iletişim kurduğumuz da karşıya verdiğimizin mesajın dönütü bireyde mutsuzluk yaratacaktır. Mutsuz olan bireyler de karşısındaki insanın doğrusunu kabul edip sorgulamadan, düşünmeden bu iletişimi kabullenmiş olacaklardır ve bunu değiştirmek için hiç bir şey yapmayacaklardır. İşin kötü tarafı böyle bireyler gün geçtikçe artmakta ve bu şekilde hayatlarına devam etmektedir. Ne kadar yaşanılabilecek bir hayatlarının olduklarını düşünmeden… İhtiyaç bireyseldir. Bu ihtiyaçları değiştirmek ve geliştirmek yine bireyin elinde olan bir şeydir. İletişimde etkili olduğumuz nokta da amacımıza verimli bir şekilde ulaşmış oluruz. Biz birey olarakta bize bahşedilen bu amaçlar doğrultusunda yaşarız. Şu an tek sorunumuz kullanmaya çalıştığımız bu iletişimi yönlendiremiyor olmamızdır. İşin daha da traji komik tarafı aldığımız eğitim ile geliştirme gösteremediğimiz bir iletişimin olmasıdır. İnsanlar, eğitimli insanlar aramak isterken aslında bunu eğitimini doğru bir iletişim ile kullanan bireyler olarak düzeltirsek bi nebze amacımıza ulaşmış oluruz.
Hayatımız kararlardan ve düşüncelerimizden oluşur. Bilinçli olarak yaptığımız, zihinsel olarak yaptığımız, benlik duygusuyla yaptığımız veya bilerek yaptığımız kararlar vardır. Kararlarımızı düşünürken bunların rastgele olmadığını anlarız. Çünkü biz yaptık, ben yaptım, yanlış olamaz diye düşünürüz. Özgür bir iletişim kuramamamızın sebebi de budur. Bilinçli olarak yaptığımız kararlar önceden bilinçaltımıza yüklenmemiştir. İşte bu yüzden anlık düşüncelerimizi ısrarlı bir şekilde sürdürmemiz ve kabul ettirmemiz de bu sebeptendir. İletişimi farklılaştırmak ya kabullendiğimiz şekilde ilerleyecektir ya da farkındalığı hissetiğimiz zaman.

                                                                               Serap Acar

Resimler
https://www.google.com.tr/search?q=ileti%C5%9Fim&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwiqjMnboMrSAhXEDiwKHWJ6CAMQ_AUIBigB&biw=1366&bih=662#tbm=isch&q=insanlar+aras%C4%B1+ileti%C5%9Fim&*&imgdii=Uxjpr2E0XBqGmM:&imgrc=IAueTwfVyP9wbM:
https://www.google.com.tr/search?q=ileti%C5%9Fim&source=lnms&tbm=isch&sa=X&ved=0ahUKEwiqjMnboMrSAhXEDiwKHWJ6CAMQ_AUIBigB&biw=1366&bih=662#tbm=isch&q=insanlar+aras%C4%B1+ileti%C5%9Fim&*&imgrc=IAueTwfVyP9wbM:
                                                                                                                                 

4 Mart 2017 Cumartesi

BÖTE Okuyorum Demek Daha Havalı...

Hacettepe Üniversitesi Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Öğretmenliği bölümünde öğrenciyim. Sanırım bölümümün adını ezberlemem 2 senemi aldı. Çoğu insan gibi ben de Bilgisayar Öğretmeni veya BÖTE diyordum. Ayrıca BÖTE deyince anlamsız bakışmalardan çok yüksek bir bölümde okuduğumun dedikoduları yapılıyordu bile...Peki biz BÖTE'ciler kimiz? Bizim işimiz sadece bilgisayar mı? " BÖTE bölümü öğrencileri, sanılanın aksine sadece bir teknolojik cihazın (bilgisayar) öğretmeni olmak için bu bölümü okumazlar. Öyle olsaydı her cihaz için bir öğretmenlik bölümünün açılması gerekirdi. Mesela; Buzdolabı öğretmenliği :) Kulağa komik geliyor değil mi? Bu tür görüşler bölümün yeterince tanınmasını engellemekte ve gelişimine ket vurmaktadır. Bu nedenle bölümü okumakta olan ya da bu bölümünden mezun kişilerin alanın kapsamını iyi bilmesi, bölümün başkaları tarafından da fark edilmesini kendilerine misyon edinmesi gerekmektedir. "[1] Google dan araştırıp Bilgisayar tanımını ezberlemiş olduğumuzu düşünürsek geriye Öğretim Teknolojileri kalıyor. Ben birazda bu konu hakkında bilgilendirme yapacağım.


“Öğretim Teknolojisi” teriminin tanımını yapmadan önce bu iki kelimeyi anlamsal açıdan ayrı ayrı incelemek faydalı olacaktır. “Öğretmek” bildirmek ya da doğrudan bilgi vermek anlamına gelir ve bu durumda “öğretim” kelimesini öğretme eylemi olarak tanımlayabiliriz.“Teknoloji” ise, sanat ve zanaata sistematik yaklaşımı ifade eden “technologia” kelimesinden türer. Böylelikle, bu iki anlamı bir araya getirdiğimizde “öğretim teknolojisi”nin, “herhangi bir çeşit bilgiyi vermek için sanat ve zanaatta sistematik yaklaşım” anlamı çıkmaktadır. [2]
Öğretim teknolojileri alanında bir diğer önemli hususta insan öğrenmesinin nasıl gerçekleştiğinin bilinmesidir. Çünkü öğretim tasarımcılarının asıl görevi öğrenmeyi kolaylaştırmak ve insan performansını arttırmaktır. İnsan öğrenmesinin nasıl gerçekleştiğini bilmeden ne kadar etkin öğretim ortamları tasarlanabilir ki! Bu noktada öğrenme yaklaşımları sunduğu çeşitli strateji ve teknikler öğretim tasarımcılarına yol gösterici olmuşlardır [1]


Öğretim Tasarımının Tarihsel Gelişimi incelendiğinde: 
  • Büyük Sofistler (M.Ö. 500- 410) Kuram: İnsanoğlu zekidir, ancak yine de sahip olduğu gizli gücü göstermek için eğitime ihtiyaç duyar. 
  • Socrates (M.Ö. 470-399) Kuram: İnsanoğlunda ahlaki değerler için rehber olan doğal bir erdem vardır. Bilgi doğuştan insanda bulunur.
  • Comenius (1592-1670) Kuram: Eğitimin amacı, öğretim yöntemleri gibi konularla ilgilenmiştir. Comenius’a göre eğitimin hedefleri bilgi ve güzel ahlak sahibi olmak ve dindarlıktır.
  • Lancaster (1778-1838) Kuram: A.B.D.’de 1800 yılından önce, ezberlemeye dayalı bireysel öğrenme uygulanmaktaydı. 
  • Pestalozzi (1746-1827) Kuram: Pestalozzi, öğretim metotları ile insan doğal gelişimini birleştirmek istiyordu. Öğrenmede kişisel ayrımların farkına vardı ve öğretim metotları ile öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamayı önerdi.
  • Froebel (1782-1852) Kuram: Froebel’in tüm eğitim görüşünün altında yatan baskın düşünce, Tanrının sahip olduğu her şeyin yapısal bütünlüğüdür. 
  • Herbartian (1776-1841) Kuram: Herbatian, Locke’ın “boş tablet” kuramını, öğrenmenin çağdaş psikolojisi ile harmanladı. O, öğrenme ve öğretimin sistematik psikolojisini geliştirdi. 
  • 1900’lerin Başları Akım: Okul Müzeleri 
  • 1914-1923 Akım: Görsel-Đşitsel Öğretim Hareketi
  • 1920-1930 Akım: Görsel-işitsel Öğretim Hareketi 
  • 1950’ler Akım: Đletişim Kuramı
  • 1960’lar Akım: Televizyon kanalıyla Öğretim
  • 1970’ler Akım: Terminolojide değişim.
  • 1980’ler Akım: Bilgisayarlar. 
  • 1995 Akım: İnternet. 

Görülmektedir ki, eğitim alanındaki değişimler çok çeşitli etkenlerden etkilenmektedir. Toplumsal olaylar, bilim ve teknolojideki gelişmeler ile birlikte öğretmenler, öğrenciler, okul yöneticileri, araştırmacılar, hükumetler, politikacılar vb. gibi eğitimde değişimi etkileyen çok sayıda faktör bulunmaktadır. Bu nedenle, eğitimle ilgili konularda “nasıl” sorusundan önce “niçin” sorusunu tartışmak ve herhangi bir kitlesel uygulama öncesinde bu yeniliğin çeşitli yönlerini göz önüne almak büyük önem taşımaktadır. [2]  





KAYNAKÇA
[1] Eğitim Teknolojisi Kuram ve Uygulama Kitabı
[2] Öğretim Teknolojileri: Tanımı ve Tarihsel Gelişimine Yeniden Bakmak Kitabı
http://ummuhanyigit.blogspot.com.tr/p/blog-page.html
http://elmasmizginbto208c.blogspot.com.tr/